Geçtiğimiz aylarda basına yansıyan habere göre Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nda oyun sektörünün geliştirilmesine yönelik önlem, destek ve teşvikler ilk kez ön plana çıkıyor. Bunun nedeni dünyada oyun pazarının yıllık 111 milyar dolar ekonomik değere ulaşması. Türkiye ise yaklaşık 21 milyon oyuncu ile bu pastanın 500 milyon dolarlık kısmını oluşturuyor. Hedef; önce bu parayı içeride tutmak, sonra dünyaya açılmak.
Hürriyet’in haberine göre 3 bakanlığın yanı sıra ODTÜ Teknokent, üniversiteler, spor federasyonları ve STK’ların işbirliğiyle önce oyun sektörü analiz edilecek ve yol haritası belirlenecek. Oyun geliştirme faaliytlerine ağırlık verilecek, oyun sektörüne teşvikler sunulacak, bu sektörde ihtiyaç duyulan kalifiye insan kaynağı oluşturulacak ve yabancı yatırımcılar da ülkeye çekilecek.
Rakamlara baktığımızda gerçekten Türkiye, pazardaki her ülkenin ağzını sulandıracak ve gelecek için daha da fazlasını vaat eden rakamlara sahip. Örneğin küresel araştırma şirketi Newzoo’nun verilerine göre Türkiye’de 21,8 milyon oyuncu var. Bunların %52’si yani 11,4 milyonu oyun sektörüne doğrudan para kazandıran oyuncular. (Aslında bütün oyuncular dolaylı da olsa sektörün sağlam birer “müşterisidir” ama bunu başka bir yazıda konuşalım.) Harcanılan toplam para 2012’de 500 milyon dolarmış. Bu rakamın 100 milyon doları büyük şirketlerin online oyunlarına harcanıyor.
Yazının başında belirttiğim gibi dünya pazarının toplam büyüklüğü 111 milyar dolar. Yani küresel ölçekte pastanın ancak %0,5’ini bizim ülkemiz oluşturuyor. Bu şu an için küçük bir pay olarak görülebilir ancak grafikler, hem oyuncu sayısının, hem de oyun sektöründe toplam harcadığımız paranın yani pazar payımızın her geçen yıl arttığını gösteriyor. Çok yakında sadece Türkiye ölçeğinde milyar dolarlarla ölçülen bir oyun ekonomisinden bahsetmek mümkün olacak.
Peki devletçe bu alanda alınan tedbirler faydalı olacak mı? Şahsi kanaatim, sektörel teşviklerin her zaman olumlu etkisi olduğudur. Ancak olay çiftçiye traktör teşviki verir gibi oyun firmasına para bağışlamakla ya da vergi indirimi yapmakla bitmiyor. Türkiye’de oyun sektörünün gelişmesi ve bir yerli pazar oluşabilmesi için gereken en önemli şey, bu alanda eğitim görmüş, kendini geliştirmiş, kalifiye elemanlar yetiştirmek. En az bunun kadar önemli olan bir şey de, yetişmiş elemanı elimizden kaçırmamak, yani beyin göçüne engel olmak.
Dev oyun firmalarının oyun jeneriklerine bakın, çalışanların listesi Birleşmiş Milletler gibidir.
Türkiye’de bazı üniversitelerin dijital oyun tasarımı bölümleri ve bu alanda yüksek lisans programları var. Peki bu bölümü bitirmiş, kendini geliştirmiş, yetenekli bir genç söz gelimi Amerika’ya ya da Kanada’ya, sokakta polis kurşunuyla öldürülmeyeceği ya da yanıbaşında bomba patlamayacak bir ülkeye gitmek isterse onu hangi motivasyon burada tutacak?